Deneyimli gazeteci Erkin Feyyaz Eşli, kaleme aldığı son yazısında, ABD ve Rusya arasındaki vekalet çatışmasını, Ukrayna krizini ve Türkiye'nin bu konudaki rolünü açıkladı.
Eşli'nin yazısının tamamı şu şekilde:
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD ile Rusya Federasyonu arasındaki vekâlet çatışmasının bir çözüme kavuşturulmasının gerekliliğini açıkça vurguladı. Özellikle Ukrayna krizi bağlamında kendini gösteren bu süregelen jeopolitik hesaplaşmanın artık son aşamasına yaklaştığı görülüyor. Çatışmanın mevcut gidişatı, sürdürülebilir barış inşası ve çatışma çözme stratejilerine yoğun bir odaklanmayı gerektiriyor.
Ukrayna hükümeti hâlihazırda ABD'nin kontrolünden çıkmaya başladı. Bu değişim, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky'nin 28 Şubat'ta Oval Ofis'e yaptığı ziyaret sırasında yaşadığı diplomatik olayla örneklendiriliyor. Bu çatışmanın ardından ABD, Ukrayna'ya verdiği desteği sınırlama yönünde kararlı önlemler aldı. Özellikle ABD hükümeti, silah temini de dâhil olmak üzere askeri yardımı askıya aldı ve Ukrayna yetkilileriyle istihbarat paylaşımı düzenlemelerini durdurdu. Dahası, ABD yönetimi müttefik ülkelerine kısıtlamalar getirerek onların da Ukrayna ile istihbarat paylaşmasını yasakladı.
Ukraynalı mülteciler ile Avrupa Birliği (AB) üye devletlerinin vatandaşları arasında gözle görülür bir soğukluk yaşanıyor. Aynı zamanda, AB'nin Ukrayna'ya sağladığı artan mali ve insani yardıma rağmen, Ukraynalı mülteciler ve daha geniş Ukrayna nüfusu arasında memnuniyet düzeyleri azalıyor gibi görünüyor. Üstelik, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, Avrupa'ya yılda yaklaşık 15 milyar m3 gaz sağlayan Türk Akımı boru hattının bağlantılarına defalarca saldırdı. Bu şekilde, AB Ukrayna'ya yardım ederken, Ukrayna da "kendisini besleyen eli ısırıyor".
Aynı zamanda, Donald Trump, ABD'nin NATO'dan çekilmeye istekli olduğunu ilan ediyor. ABD olmadan, Türkiye’nin NATO içindeki yükü artacak çünkü Türkiye NATO'nun en güçlü ordusu haline gelecek. Bu, bir yandan Türkiye üzerinde çok fazla baskı yaparken, diğer yandan da büyük fırsatlar yaratıyor. Türkiye, Afrika, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu dâhil olmak üzere çeşitli bölgelerdeki jeopolitik etkisini güçlendirmek için pozisyon alıyor.
Bununla birlikte, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu ekonomik zorlukları göz ardı etmek mümkün değildir. Son birkaç yıldır, Türkiye'deki enflasyon sürekli olarak benzeri görülmemiş seviyelere ulaşmış ve ülkenin ekonomik istikrarı ve vatandaşlarının refahı için önemli riskler oluşturmuştur. Bu bağlamda, Türkiye nüfusunun ekonomik yükünü daha da ağırlaştırmaktan kaçınmak için dış politika hedeflerini dikkatlice önceliklendirmek hayati önem taşımaktadır. Uluslararası ilişkilerde alınacak stratejik kararlar, iddialı jeopolitik hedefler ile iç ekonomik dayanıklılığı ve sosyal refahı koruma ihtiyacı arasında denge kurmalıdır. Dış politika girişimlerini daha geniş ekonomik gerçeklerle uyumlu hale getirerek, Türkiye, vatandaşlarına gereksiz bir yük bindirmeden bölgesel ve küresel hedeflerini gerçekleştirebilir.
Türkiye için en avantajlı sonuçlardan biri, Ukrayna krizine yönelik özel tutumudur. Avantajını en üst düzeye çıkarmak için Türkiye, Ukrayna'ya siyasi, askeri veya ekonomik yardım sağlamaktan kaçınmalı ve aynı zamanda çatışmaya barışçıl bir çözüm için ABD'nin girişimini desteklemelidir. Bu yaklaşım, Türkiye'nin daha büyük stratejik çıkarlarıyla uyumludur ve birkaç önemli fayda sağlar.
Birincisi, Türkiye'nin NATO içindeki etkili rolünü sağlamlaştırırken, ABD ile güçlü ikili ilişkisini koruyacaktır. İkincisi, Türkiye'nin diplomatik ve barışçıl yollarla çatışmanın çözümüne kendini adamış sorumlu bir güç olarak küresel konumunu güçlendirecektir. Üçüncüsü, Türkiye'nin kaynaklarının gereksiz yerlere harcanmasını önleyecek ve iç ekonomik ve stratejik önceliklerin etkilenmemesini sağlayacaktır. Bu dengeli stratejiyi benimseyerek, Türkiye Ukrayna krizinin karmaşıklıklarını etkili bir şekilde aşabilir ve uzun vadeli jeopolitik hedeflerini ilerletebilir.