Genel

Erdoğan Toprak: Amerikan askerlerinin Irak ve Suriye'de kalıcı olmasının altyapısı hazırlanıyor

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "İsrail’in Lübnan’daki saldırıları şiddetlenerek sürerken ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığını azaltma süreci başlattığını açıklaması Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye, Suriye ile normalleşme girişimlerini sürdürürken, Şam yönetiminin kırmızı çizgisi TSK’nın Suriye’den çekilmesi olarak dile getiriliyor." dedi.

Abone Ol

CHP İstanbul Milletvekili Toprak, haftalık değerlendirme raporu yayımladı. Gündemdeki konulara değinen Toprak, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefinin Türkiye olduğunu, Anadolu’nun işgal tehdidi altında bulunduğunu söylemesi kabul edilemez bir siyasi aymazlıktır. İçe dönük siyasi hamaset aynı zamanda İsrail’e hak etmediği, haddini aşan bir güç atfedip, paye vermektir. İktidarın anayasa tartışmalarına ek olarak toplumun asıl sorunlarını İsrail tehdidi ile alta düşürme çabalarına yönelmesinin, bugünden kestirilemeyecek birtakım tehlikeli sonuçları olabileceğini öngörmek durumundayız. İktidarın siyasi hamaset, seçim, oy uğruna toplumda ayrışma, çatışma, kavga ortamına yol açabilecek, nereye varacağı hesap edilemeyecek söylemlerden kaçınması, ülkenin huzuru, toplumun birlik ve barış içinde yaşaması için acil ve kaçınılmazdır. 

“Genel af, ülkemizdeki sığınmacıların geri dönüşü açısından önemli bir fırsat”

Suriye Devlet Başkanı Esad’ın Türkiye’ye sığınan Suriyelileri de kapsayacak şekilde genel af ilan etmesi, ülkemizdeki sığınmacıların geri dönüşü açısından önemli bir fırsattır. İktidar, normalleşme sürecindeki tıkanıklıkları bir an evvel aşıp geri dönüşleri başlatmalıdır. Ancak dini bayramlarda 300-350 bin dolayında Suriyelinin rahatlıkla ülkelerine gidip, yakınlarını ziyaret edip, kaldıktan sonra Türkiye’ye dönüş sığınmacılığa devam etmeleri gerek hukuki anlamda gerekse uluslararası anlaşmalar kapsamında kabul edilemez bir uygulamadır. 

“İç cepheye muhalif olanların susturulup, seslerinin bastırılması isteniyor”

İktidar ittifakının ortaya attığı ‘iç cehpe’ söylemi, geçmişte Milliyetçi Cephe, Vatan Cephesi gibi kamplaşmalarla kaos ve çatışmalara sürüklenen Türkiye’nin toplumsal barışını hedef alan siyasi bir plandır. Ülkeyi cephelere bölmek ülkenin geleceğine, barış içinde yaşama arzusuna yapılabilecek en büyük kötülüktür. Şimdi de iktidar uğruna cepheleşme adımları atılıyor. Dış tehdit malzemesiyle iç cephe kamplaşması dayatılarak siyasetin dizaynı hedefleniyor. İç cepheye muhalif olanların susturulup, seslerinin bastırılması isteniyor. 

"Sağlık sistemindeki tahribat artık gizlenemiyor"

Sağlıktaki ticarileşme ve şehir hastaneleri uğruna üniversite hastanelerinin geri plana itilmesinin yarattığı olumsuzluklar resmi verilere yansıdı. Sağlık Bakanlığı’nın 2023 istatistikleri, üniversite hastanelerinden bir yılda 15 bin tıp akademisyeni ve nitelikli sağlık personelinin ayrıldığını, üniversite hastanelerinin içinin boşaldığını gösterdi. Sağlığı ticarileştirip hastaları müşteri gören uygulamalar, sistemi özel hastaneler ve şehir hastaneleri üzerine oturtan politikalarla sağlık hizmetlerinden memnuniyet azalıyor. 2011’de yüzde 75,9 ile zirveye çıkan memnuniyet, 2023’te yüzde 65,4’e indi. Siyasi partizanlıkla üniversite hastanelerine ağır hasar veriliyor, sağlık sistemindeki tahribat artık gizlenemiyor. 

"IMF ve uluslararası reyting şirketlerinin taleplerine feda ediliyor"

Baz etkisiyle yıllık artışlarda düşüşe geçen enflasyonda aylık artışlar beklentilerin ve öngörülenin üzerinde gerçekleşmeye devam ediyor. TÜİK ve ENAG’ın eylül enflasyonunda aylık 2,37, yıllık 39,25 puanlık farkın izahı olamaz. Bu fark, dezenflasyon bahanesiyle milyonlarca kişinin bilinçli ve hesaplı şekilde yoksullaştırıldığının kanıtıdır. Resmi enflasyonun 39 puan düşük gösterilmesiyle, milyonlarca memur, emekli, işçi, asgari ücretlinin 2025 Ocak ayındaki maaş zamları gerçek enflasyonun çok altında ve düşük tutulacak. Toplumsal refah, iktidarın siyasi ve ekonomik hesaplarına, yabancı bankerlere ve küresel faiz lobilerine verilen sözlere, İMF ve uluslararası reyting şirketlerinin taleplerine feda ediliyor. 

"Dış ticarette ithalat şirketleri lehine değişen tablo zorlu ve sıkıntılı bir süreci gösteriyor"

Uygulanan ekonomi politikalarının dış ticarette yakıcı hale gelen olumsuz etkisi, ihracattaki gerilemeyle kendisini gösteriyor. İthalattaki düşüşe rağmen ihracatın yavaşlaması dış ticaret açığının artmasına yol açtı. Baskılı kur ve ihracat dövizine el koyma politikası ihracattan kaçışı hızlandırdı. OVP’de ihracatla büyüme, döviz gelirlerini artırma hedeflerinin gerçeklikten uzak olduğu, aksine başta tüketim malları olmak üzere ithalata yönelişin katlandığı görülüyor. Dış ticarette ithalat şirketleri lehine değişen bu tablo, istihdam, üretim, döviz gelirleri, yeni dış pazarlara açılma vb. açılardan zorlu ve sıkıntılı bir süreci gösteriyor. 

"Sanayi sektöründeki kriz derinleşiyor"

Sanayi sektöründeki kriz derinleşiyor. Sanayi sektörünün ve imalat sanayiinin röntgenini çeken İstanbul Sanayi Odası (İSO) Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) ve Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) eylül ayı sonuçları endişe verici düzeyde kötüleşti. İktidara yakın MÜSİAD, kötüye gidişin hızlandığını, göstergelerin gelecek açısından umut vermediğini örtülü ifadelerle dile getiriyor. İktidarın ‘her şey iyiye gidiyor’ söylemine kendine yakın iş dünyasının bile inanmadığı, başta sanayi olmak üzere hemen hiçbir sektörde karşılık bulamadığı iş insanları, sanayiciler, imalatçılar, ihracatçılar için adeta ‘bıçağın kemige dayandığı’ anlaşılıyor.

"Halk gıda maddelerini satın almakta güçlük çekiyor"

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı ‘taklit ve tağşiş’ gıda üreticilerinin kabarık listesi halk sağlığının tehdit altında olduğunu gösterdi. Türkiye gıda enflasyonunda Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü. Gıda sanayisinde üretim ve talepteki düşüş, halkın gıda maddelerini satın almakta güçlük çektiğini gösteriyor. 

"ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığını azaltma süreci başlattığını açıklaması Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor"

İsrail’in Lübnan’daki saldırıları şiddetlenerek sürerken ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığını azaltma süreci başlattığını açıklaması Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Turkiye, Suriye ile normalleşme girişimlerini sürdürürken, Şam yönetiminin kırmızı çizgisi TSK’nın Suriye’den çekilmesi olarak dile getiriliyor. Türkiye, PYD-YPG-SDG’yi terör örgütü olarak değerlendirdigi için güvenlik gerekçesiyle bu talebe olumsuz yaklaşıyor. ABD’nin ilan ettiği İrak ve Suriye’den çekilme planının gerçekte göstermelik olduğu, aksine Amerikan askerlerinin her iki ülkede kalıcı olmasının altyapısının hazırlandığını anlaşılıyor.