İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan 'usulsüz diploma' soruşturmasında dün 'şüpheli' sıfatıyla ifade veren Girne Amerikan Üniversitesi’nin kurucularından akademisyen Özalp Tozan'ın ifadesi ortaya çıktı.
"ÜNİVERSİTENİN TÜRKİYE'DE DENKLİĞİ YOK"
Cumhuriyet'ten Engin Deniz İpek'in haberine göre Tozan, 1 buçuk saat süren ifadesinde, şunları kaydetti:
"Ben 1955 doğumluyum. İlkokulu Lefke Kasabası'nda bitirdim. 1974 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik bölümünden mezun oldum. Sonrasında Dubai'ye gittim. Orta Doğu’da birçok ülkede çalıştım. Amerikan menşeli bir petrol şirketinde mühendis olarak çalıştım. Bu şirket aracılığıyla Orta Doğu’da birçok ülkede iş yaptım. 1983 yılında Kıbrıs’a döndüm. Yedek Subay olarak askerliğimi yaptım. 1986 yılında Serhat AKPINAR ile beraber, şu anki adıyla Girne Amerikan Üniversitesi'ni resmi anlamda kurduk. Kıbrıs’a üniversite kurmamızın amacı, adanın ekonomisine destek olmaktı. Üniversitenin kuruluşunda devlet desteği de oldu. Özel Üniversite Yasası, bizim arzumuzla ve Sayın Rauf DENKTAŞ’ın desteğiyle 1986 yılında çıkmıştır.
1986 yılında University College Of Northern Cyprus (UCNC) unvanını kullanarak, Southeastern Üniversitesi (Washington, ABD Kampüsü) ile anlaşmamızı yaptık. Bizim çalıştığımız dönemlerde üniversitenin Türkiye tarafından tanınmasıyla ilgili herhangi bir talebimiz olmadı. Zaten uluslararası anlamda tanınan öğrencilerimizin tanınması yeterliydi bizim için. Girne Amerikan Üniversitesi, Amerika'daki üniversitenin şemsiyesi altında, afiliye olarak kuruldu. Benim görev aldığım dönemde Girne Amerikan Üniversitesi’nin bizzat kendi bastığı bir mezuniyet diploması söz konusu değildir. İlk mezunlarımızın diploması, Amerika’dan gelen Southeastern Üniversitesi rektörünün verdiği diplomadır.
Benim yöneticilik yaptığım 1986 - 1992 yılları arasında üniversiteye kayıt olan herkes bilir ki, o dönemde bu üniversitenin Türkiye’de denkliği yoktur. Girne Amerikan Üniversitesi'nin o dönemlerde kesinlikle denkliği yoktur. Bunun altını çizerek söylüyorum. Bizim denkliğimiz, Amerika’daki üniversitenin denkliğinden geliyor. O zamanlarda üniversite tanıtımlarında da bunu söylerdim. Ben, kayıt kabul işleri direktörü olarak öğrencilerime hiçbir zaman yalan yanlış bilgi vermedim. Girne Amerikan Üniversitesi’nin diploma vermeyeceğini ama anlaşmalı olduğu üniversite üzerinden diploma aldıracağını söyledim. Konuşmalarımın ve tanıtımlarımın geneli bu şekildedir. O dönemlerde Girne Amerikan Üniversitesi’ne kayıt olan öğrencilerin hepsi, Türkiye’de denkliğin olmadığını bilir, ancak Amerika’daki bağlı olduğu üniversitenin denkliği üzerinden fayda sağladıklarını bilirlerdi. Girne Amerikan Üniversitesi'nin Türkiye'de denkliği yoktur. Denkliği dolaylıdır, Amerika üzerindendir.
"İMAMOĞLU'NUN KENDİSİNİ ŞAHSEN TANIMIYORUM"
Ekrem İmamoğlu'nun beni, hakkında bilgi alınacak kişiler listesine yazma sebebinin, İngilizce hazırlık okulundaki bütün kadroyu benim kurmamdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kendisini şahsen kesinlikle tanımıyorum. Neden böyle bir şey yazdı, bilmiyorum. İstanbul Üniversitesi beni bu konu hakkında hiç aramadı. Benim binlerce öğrencim var. Hatırlamam mümkün değildir. Girne Amerikan Üniversitesi bir vakıf üniversitesi değil, özel şirket üniversitesidir. Şöyle netleştireyim: Mesela Bilkent Üniversitesi bir vakıf üniversitesidir. Yatay geçiş, birbirine denk olan kurumlar arasında yapılır. O dönemde çok az üniversite olması sebebiyle üniversiteler arası geçişin, ancak denk olan kurumlar arasında yapılacağı, üniversiteler tarafından biliniyordu. Yani özel üniversiteden devlet üniversitesine geçiş mümkün değildir. Dikey geçiş ise programlar arasında geçiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan Girne Amerikan Üniversitesi, özel bir şirketin kurduğu üniversitedir ve nasıl Türkiye Cumhuriyeti'nde bir devlet üniversitesine geçiş yapılabilir, ben bunu anlamlandıramıyorum.
Ben İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yapan kimseyi tanımıyorum ve hatırlamıyorum. O dönem itibariyle Türkiye’de bir avuç üniversite vardı. Zaten Girne Amerikan Üniversitesi geçiş yapılmasını istemezdi. 80-100 tane öğrencisini başka üniversitelere kaptırmak istemezdi. Bu kapsamda Türkiye’deki üniversitelerin çoğu, geçiş yapılamayacağını biliyordu. Benim bu konuyla alakalı bilgim bu kadardır. Ben kimseye hayatım boyunca bu konuda referans olmadım. Benim tek amacım, Kıbrıs’a ekonomik anlamda katma değer sağlamaktır. Başka söylemek istediğim bir husus yoktur."