İnsanoğlu; Kendi kendini yönetebilen bir yaratık değil. Yönlendirilmesi ve sınırlandırılması gerekiyor. Keza yasalar bunun için var.İnsan Nefsine her anlamda yenik düşebiliyor. Sınırlarını zorlayan, fazlasını isteyen ve çoğu zaman bunun için etiği yok sayabilen bir mahlukat insan . İnternet ve sınırsız erişim ise insanın fıtratına uygun değil, zarar verebiliyor. Sosyal medya ve internet mecralarındaki paylaşım, içerik konuları ve kişiler, acilen etik ve planlı bir şekilde düzene, nizama sokulmalıdır. Bu, özgürlük kısıtlaması değil, özgürlük gibi sınırı görülmelidir. Koyun çiti değil, ama çit dışında yaşamak isteyen orada yaşar ve oradaki insanlarla bir dünya kurar. Ancak çit içinde yaşamı isteyen dünyanın insanlarına anarşisti olmadan, saygı göstererek.
Yani ne hali varsa görsün.gibi.
Ama orada.
E bakmazsın biter.
Öyle olmuyor işte.
Oldu mu?
Ya merakına fıtratından yenik düşüyorsun yada bakan kitle senden fazlaysa onun seçimine maruz kalıyorsun.
Yeterlilik, etik kural ve yapıcılık lazım bize. Yapımlar, şarkılar, fenomenler, yönetenler ve hükümetler… Asla Nefslerinin doğrultusunda ve nefislerini tatmin etmek için kitleleri ellerindeki korkunç güçlerle, karar verme yetisi, örnek alınma ve güç ile bir oraya bir buraya sürüklemekte. Bu akış bir yarış haline geldiği için katlanarak yokuş aşağı, kontrolsüzce ve korkunç bir hızla yıka yıka yuvarlanan kaya misali
Üstümüzden geçmektedir.
Senaryolar…
Şarkılar…
Paylaşımlar…
Maddi yönlendirim..
Ana haberler..
Liyakatsiz manevi öğretiler…
Maneviyat boşaltımı…
Yanlış dini fetvalar.
Aşırı uç özgürlük söylemleri….
Hükümetlerin iktidar için doz aşımı söylemleri…
Böl, parçala, yönet ve kazan stratejileri…
Demokrasi ve getirdiği özgürlüğü güzel kullanamadık kanımca. Teknokrasi ve set sınırlar yanlısıyım ben. Çoğunluğun söylediği doğru sayılmamalı. Vakit nakit değildir. Başarıya giden her yol mubah değildir. Organik olarak üretebiliyorsan kazanmalısın. Sadece dijital ekranda para kazanılmaz. Zarar veren içerik üretimi durdurulmalıdır. İnsan hakları ve özgürlük bu değildir.
Özgürlük sınırlı değilse, var olduğu özgür alanı da yok eder. Özgürlük isteyeceğiniz bir yer kalmaz.
Kitleleri ve kitleleri yöneten dinamikleri, liyakat (yeterlilik) sahibi, etik, objektif, uzman ve koltuğunu terk edebilen kişiler yönlendirmeli ve yönetmelidir.
Çıkarsızca, çıkarsızca, çıkarsızca…
Ve bu çok acil yapılmalı.
İlk olarak internet ve mecralar…
Demokrasi out.
Teknokrasi in.
Demokrasi Tanımı:
Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi. (Yani bir aşiret lideri ulaştırma bakanı, bilmem ne sağlık bakanı, bilmem ne ekonomi bakanı olamaz.)
Teknokrasi Tanımı:
Devlet yönetiminde ve ekonomide son sözün, seçimle yönetime gelen siyasetçilerde değil, devletin üst düzey yöneticileriyle iş adamlarında ve ekonomi uzmanlarında olmasına dayanan siyasal düzen. (Bu işin uzmanı mısın? Ekonomi profesörü müsün? Evet. Heee, o zaman gel bakalım.
Kimse demesin şimdi “Onlar kafalarına göre yönetir, kendi akrabalarına ya da kendi şirketlerine çıkar sağlar.”
Hayır, böyle insanları değil, adam gibi adamları yönetime getirme şekli.
Ama bir çıkar sağlarsan, ömür boyu müebbet (af yok).
Ayrıca şu an dünyadaki durum da zaten pek farklı değil ki.
Bu benim kişisel reçetem ve görüşümdür.