DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasına sert tepki gösterdi.
Basın toplantısında ilk olarak Tülay Hatimoğulları konuştu. Hatimoğulları, bugünün (15 Şubat) terör örgütü PKK'nın elebaşı Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği gün olduğunu hatırlatıp kayyum kararının sembolik bir tavır olduğunu öne sürdü.
Hatimoğulları, AKP'nin bu adımıyla İmralı Süreci'ni sabote ettiğini ve halkın iradesine darbe vurduğunu savundu.
"SÜRECİ DARBELEMEYİ Mİ HEDEFLİYORSUNUZ?"
Hatimoğulları, kayyum atamalarının önceden planlandığını belirterek şunları ifade etti:
"Siz bugün Van'a kayyum atayarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Siz bugün Van'a kayyum atayarak var olan diyalog sürecini dinamitlemek mi hedefiniz? Barış sürecinin konuşulduğu ve toplumun umutlandığı bir dönemde bu diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz?
Bunları sarayın ve Erdoğan'ın çıkıp açıklaması gerekiyor. Bakın Erdoğan ayağının tozuyla yurt dışından geliyor ve kayyum atanıyor. Kayyımın elbette evvelinden planlandığını biz geçtiğimiz kayyum atamalarından çok iyi biliyoruz"
Van halkının daha önce mazbata krizine karşı gösterdiği direnişi hatırlatan Hatimoğulları, "Bu direniş sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında yankı buldu" ifadelerini kullandı.
Kayyum atamalarının sadece DEM Partili belediyelerine değil, kent uzlaşısıyla seçilen İstanbul’daki yönetimlere de yöneldiğini söyledi.
"TÜRK KÜRT KARDEŞLİĞİ DAVA EDİLDİ"
Hatimoğulları, İmralı Süreci'ni başlatan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye vurgu yaptı.
Hatimoğulları şunları dile getirdi:
"Bugün kent uzlaşısı adı altında gerçekleştirdikleri operasyon sevgili Abdullah Zeydan'a verilen cezayla aynı gündü.
Ve hepsi tutuklandı. Belediye meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının hepsi tutuklandı. Buradan biz şunu okumaktayız: Uzlaşıya ceza veren, uzlaşıyı yargılayan bir iktidar barış hakkında ne düşünüyor?
Bu bütün toplumu kaygılandırmıştır. Bugün dünyanın hiçbir yerinde bir uzlaşı dava konusu edilmemiştir. Türk-Kürt kardeşliği dava edilmemiştir.
"DEVLET BAHÇELİ'YE DE DAVA AÇIN"
Bugün Türk-Kürt kardeşliğini 1 Ekim'den bu yana Sayın Abdullah Bahçeli yaptığı her açıklamada ifade etti. Bu saiklerle değerlendirdiğimizde Devlet Bahçeli hakkında da dava açmaları gerekiyor. Çünkü aynı söylemi söyleyen, aynı söylem üzerinden hareket eden yaklaşım, kent uzlaşısı, Cumhuriyet Başsavcısı'nın gözaltına alma gerekçesinde ifade ettiği kent uzlaşısını bir örgütsel suç, Türk-Kürt kardeşliğini ifade etmeyi bir örgütsel suç olarak göstermiştir. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz."
Hatimoğulları:
"Ama Erdoğan, AKP ve iktidar bunun tam tersini yapmaktadır. Bugün Türkiye'de bizlerin de kurduğu diyalogda gördüğümüz üzere, verilen mesajlardan da gördüğümüz üzere, Türkiye'deki bütün muhalif kesimler, Türkiye'deki bütün toplumsal dinamikler bu diyalog sürecinin bir barışla taçlanmasını beklemektedir.
Ama burada oyunu bozan, burada diyaloğu darbeleyen, burada diyaloğu dinamitleyen bu iktidarın kayyum atamalarıdır, tutuklamalarıdır, baskılarıdır. Bunları asla kabul etmediğimizi burada bir kez daha belirtiyoruz."
İktidarın baskı politikalarına karşı mücadele edeceklerini belirten Hatimoğulları, "Kayyum, halkın iradesini gasptır, darbedir. Faşizan uygulamalara karşı en geniş yelpazede mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
TUNCER BAKIRHAN: VAN BELEDİYEMİZ GASP EDİLMİŞTİR
Hatimoğulları'nın ardından konuşan Bakırhan da şunları dile getirdi:
Sayın Öcalan demokratik bir çağrıya hazırlanıyorken, büyük bir hazırlık yaparken tam da uluslararası komplo ile tutsak edilip getirildiği gün Van Belediyesi'ne kayyum atanıyor.
Şimdi buna art niyetli değil diyebilecek kimse var mı? Komplonun yıl dönümünde 14'te 14 yapan, tam da iki dönem atanan kayyumcu anlayışı reddederek, ona itiraz ederek üçüncü dönem açık arayla Van'daki bütün belediyeleri alan Van belediyemiz gasp edilmiştir.
Bakın, gasp edilme sebebi Sayın Zeydan'ın çatışma süren bir bölgeye, çatışmaları engellemek için gittiği söylenen bir soruşturmadır. Şimdi bilirkişi raporunda diyor ki zaten o bölgeye kimse gitmemiştir.
Halkın iradesine sahip çıkması mı terördür? Çetevari bir şekilde, başka bir ülkenin bir toprağını işgal etmiş gibi, toplarla, tüfeklerle girip halkın iradesini gasp etmek mi terördür? Terör diyenler önce bunun cevabını versin. İnsan biraz utanır.
"GERÇEKTEN ÇÖZÜMDEN Mİ YANASINIZ?"
Bir taraftan bir tartışma süreci devam ediyor. Diğer taraftan bunu fırsat bilip halkın iradesi gasp edilmeye çalışılıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz! Van'dan İstanbul'a kadar örülmeye çalışılan bütün kumpaslara karşı direneceğiz, duracağız, mücadele edeceğiz. Kent, ulaşsın. Sokakta da, caddede de, bu anti demokratik uygulamalara karşı da örgütlenerek bu gaspın karşısında durmaya devam edeceğiz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan üç günlük yurt dışı gezilerinde "Çözüm, demokrasi" deyip nutuklar atıyordu.
Tam da Türkiye'ye indiği saatlerde, ayağının tozuyla kayyum atandı. Kim inanır dışarıdaki nutuklara? İnsanlar, iradesi gasp edilen Van halkının, iradesine atanan kayyumlara bakarak sizin notunuzu verebilir. Samimiyete davet ediyoruz. Amacınız nedir? Siz "Kürt sorunu" denilince ne anlıyorsunuz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gerçekten bir çözümden mi yanasınız? Bu tartışmaların bir çözüme evrilmesinden mi yanasınız? Yoksa bunları da gerekçe yaparak halkların iradesini gasp etmeye mi çalışıyorsunuz? Biraz mert olun! Mertçe cevabını verin. Biz mertçe, bir kez daha sizin huzurlarınızda, "Biz çözümden, barıştan, diyalogdan, müzakereden yanayız." diyoruz.
"BU DARBEYİ KABUL ETMEYECEĞİZ"
Şimdi soruyoruz iktidara, yürütme erkine: Siz neden yanasınız? Siz ne istiyorsunuz? Siz bu gaspçı anlayışınızı nereye kadar devam ettireceksiniz? Bir taraftan bu gaspçı, çetevari yaklaşımlar, diğer taraftan çözüm olmaz. Sizi aklı selime davet ediyorum. Halkın iradesine saygı göstermeye davet ediyorum. Van halkının iradesine saygı göstermeye davet ediyorum. Türkiye'yi bir kayyum rejimiyle yönetmeye çalışıyorlar. Demokrasiden korkan, sandıktan korkan, halkın iradesinden korkan, Türk halklarının rızasını artık alamayacağını anlayan bu sistem, bu kayyumcu anlayışla yol yürüyemez, bir yere gidemez. Bu yol, yol değil! Bu yol sandıkta halkın iradesine çarpar. Van'da olduğu gibi 14'te 14 olur. Tabela partisi olursunuz. Biz eş başkanımızla birlikte, merkez yürütme örgütü üyelerimizle birlikte birazdan Van'a geçeceğiz. Van'da iradesine sahip çıkan halkımızla birlikte olacağız. Onlar gibi mücadele edeceğiz, direneceğiz. Bu gaspı, bu siyasi darbeyi kabul etmeyeceğiz. İktidarı bu gaspçı anlayıştan vazgeçirinceye kadar da mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Hepinize selam, sevgilerimi iletiyorum.