Altılı Masa... Gerçekten çok hoş bir tablo. Sosyal demokratlar, milliyetçiler, muhafazakârlar, merkez sağcılar... Hepsi bir amaç uğrunda toplandı. Türkiye'nin kötü gidişatına ve toplumsal bölünmeye dur diyeceklerdi. Toplumsal bölünmeyi hallettiler. Çok şükür! Toplum, Altılı Masa karşısında birlik duruyor. Artık siz bir taraf, toplum bir taraf.
Siyasetin düşman yaratan ve ötekileştiren dili sebebiyle halk birbirine düşman gibi yaklaşır oldu. Artık farklı bir fikir karşısında daha tahammülsüz bir haldeyiz. Altılı Masa'ya bu sebeple büyük bir umut yüklemiştim. Artık her şeyi konuşarak çözeceğiz, siyasette kavgalar ve saldırgan dil azalacak diye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı.
Nasıl bir mantık yüzde 1 oyu olan partilere cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık verebilir? Nasıl bir mantık barajı geçemeyecek ve başka partilerin listesinden seçilecek kişilere ülke yönetimini teslim edebilir? Nerede demokrasi?.. Halkın teveccüh göstermediği bir kişi ya da parti nasıl olur da ülkeyi yönetebilir? Siz değil miydiniz, bakanlarla 'atanmışlar' diyerek dalga geçen? Siz değil miydiniz, "siz atanmışlarsınız, biz seçilmişleriz" diyen? Halkın oy verip meclise taşımayacağı partilere ne karşılığında bakanlıkları veriyorsunuz? Ne hakla ülkeyi akla hayale gelmeyecek bir yönetim şekline zorluyorsunuz?
Altılı Masa'nın liderleri cumhurbaşkanı yardımcısı olacakmış. %30 oy alan parti ile, %1 oy alan eşit temsil edilecekmiş. O halde neden partiler seçim çalışması yapsın ki? Niye para harcasınlar? Efor sarfetsinler... Ne gerek var? Herkes yerim garanti diye yatsın. Seçim sonrası kalksın ülke yönetsin. Demokrasiye gel, demokrasiye...
Yürütülemez bu sistemle umut değil, kaos vadediyorsunuz. Altılı Masa seçime kadar işbirliği yapacağına, seçim sonrası ülke yönetme misyonunu yüklenerek hata yaptı. Sorun kimde peki? %1 oyuyla iki-üç bakanlık alıp, hükümeti yönetmek isteyenlerde mi? Yoksa cumhurbaşkanı olacağım diye bol keseden bakanlık ve koltuk dağıtanlarda mı?
Cumhuriyet Halk Partisi'nde ya da İyi Parti'de siyaset yapanların zoruna gitmiyor mu? Sen; çalış, didin, oyunu artır... Birileri gelsin %1 ile senin hak ettiğin makamlara otursun. Halbuki bakanlık gibi makamları hak eden kişiler var o partilerde.
Ya cumhurbaşkanı olacak kişiye ne demeli? 20 yıllık iktidarı yıkacak adama diyorlar ki, "Sen sus konuşma. Ülkeyi biz yönetiriz." Sayın Davutoğlu değil miydi kendisine başbakanlık yaptırılmadığı için ve sayın Erdoğan'ın talimatlarını uygulamak istemediği için partisinden istifa eden? Şimdi neden aynı muameleyi koskoca cumhurbaşkanına reva görüyor? Hem kim olarak ülkeyi krizle tehdit ediyor?
Sayın Kılıçdaroğlu da cumhurbaşkanı olabilmek için Davutoğlu'nu doğruluyor. %1, 3, 25 diye bakamayız diyor. O zaman 'Demokrat Dedem' sen demokrat değilsin.
HDP'nin tutum belgesini dikkate alacağız diyerek Altılı Masa adına konuşan, Türklüğü anayasamızdan çıkaracağız diyen, cumhuriyet devrimlerini tartışalım diyen ve anadilde eğitimi destekleyen DEVA'yı, sığınmacı sorununun mimarı Davutoğlu'nun Gelecek Partisi'ni alın, sadece önümüzdeki toplantıda ne yiyeceğinizi konuşun. Çünkü seçim addaa... Gitti.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin istemediğine ülkeyi teslim etmek demokrasiye ihanettir.