Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen, ANKA Haber Ajansı’nın medya sponsoru olduğu Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde ikinci gününde 5 farklı mekânda 16 film gösterildi.

İzleyicilerin yoğun ilgisiyle geçen günün ilk filmleri Ali Abbasi’nin yönettiği ‘Çırak/The Apprentice’ Donald Trump'ın ilk yıllarını ve 1970'lerde akıl hocası Roy Cohn ile olan ilişkisini inceliyor. Filmde, New Yorklu genç girişimcinin, şovmen ve dünyanın en büyük gücünün başkanı olmadan yıllar önceki hayatına eleştirisel bir yaklaşım sunuluyor.

Münih Film Festivali'nde Yeni Alman Sineması bölümünün açılışını yapan ve Roma Film Festivali'nde En İyi Senaryo Ödülü'nü kazanan ‘Black Box/Kara Kutu’ filmi de festival kapsamında  gösterildi. Kara Kutu/Black Box filminin gösterimi sonrası yönetmen Aslı Özge ve görüntü yönetmeni Emre Erkmen soruları yanıtladı. Film, son yirmi yıldır tüm dünyada oluşturulan korku ikliminin sonuçlarını bir apartmanda geçen hikâye ile anlatıyor.

Yönetmen Aslı Özge, şunları söyledi:

“Arka planda anlattığım şey demokrasinin nasıl bir anda yok olabileceği

''Kara Kutu her ne kadar bir Alman filmi olsa da aslında benim için bir Türkiye projeksiyonu. Eğer bu avlu bir ülkeyse - yani benim kafamda böyle bir metafor var - belki de Türkiye olabilir burası. Bu avlunun sınırlarını; bir anlamda yöneticisi, yaşayanları, solcuları, sağcıları, yabancıları, hatta illegal bir kediye kadar aslında bir ülkenin metaforu gibi düşündüm. Bu anlamda söylediği şey, yani kentsel dönüşüm ve soylulaştırma teması ön planda olan bir sahne dekoru gibi benim için. Aslında arka planda anlattığım şey demokrasinin nasıl bir anda kaybolabileceği, nasıl yok olabileceği, beş dakika içinde her şeyin tepetaklak olabileceği. Bunun üstüne bir film aslında benim için.''

Sankey’in Cadılar belgeseli Türkiye’de ilk defa gösterildi

Yönetmen Elizabeth Sankey belgesel filmi Cadılar/The Witches’ın Türkiye’deki ilk gösteriminde Ayvalık izleyicisiyle buluştu. Sankey belgeselde, oğlunu dünyaya getirdikten sonra yaşadığı ağır depresyon gibi kişisel bir hikâyeyi, tarih boyunca farklı anlatılarda kurallara uymayan kadınların nasıl temsil edildiği ve cezalandırıldığına dair tezleriyle birleştiriyor. 

''Cadılar’ı yapabilmek için 120 tane film seyrettim''

Elizabeth Sankey, “Cadılar’ı yapabilmek için 120 tane film seyrettim. Normal şartlarda aslında hiç korku filmi seyredemem, korkarım. Fakat yaşadığım hastalık, yaşadığım karanlık o kadar büyüktü ki artık hiçbir korku filmi beni korkutmuyor. Genellikle kadınlar bu tür dertlerini hiç konuşmadığı için aslında bunun ne kadar önemli bir problem olduğu da bilinmiyor. Ben bu filmi bir taraftan kendi kişisel sağlığım için yaptım ama diğer yandan bunun dile getirilmesi gereken, çok acil bir problem olduğunu düşünüyorum. Zira bu insanı ölüme, intihara sürüklüyor ve bütün toplumlarda böyle şeyler çok bastırılıyor” dedi.

Ozan Yoleri’nin ''Başlangıçlar'' filmi de festivalde

İstanbul Film Festivali’nde Seyfi Teoman İlk Film Ödülü’ne layık görülen, odağına yaşadığı kayıplara, yenilgi korkusuna, toplumsal baskılara ve bir yere ait olamama duygusuna rağmen toparlanmaya çalışan 22 yaşında bir kadını alan ‘Başlangıçlar’ filminin gösterimi yönetmen Ozan Yoleri, yapımcılar Alara Hamamcıoğlu ve Ilgım Çoşar, filmin ses tasarımcısı Ahmet Gürbüz, müziklerde imzası bulunan Avi Medina’nın katılımıyla gerçekleşti.

Ozan Yoleri,  film hakkında “Zor bir gerçeği acıtmadan anlatmak için kafa yorduk. Senaryo yazarken mümkün olduğunca kuşak çatışmasına girmemeye çalıştık. Bu kuşak çatışması bana hüzünlü geliyor. Çünkü anne babalar, üst kuşak bir şey yapmak istiyor belli ki. Fakat işte iletişimsizlik, değişen dönem, aşırı dijitalleşme bu bağı daha da koparıyor. Daha yakın kuşaklar arasındaki bağlar bile kopuyor. Bunun hüznünü taşıyorum biraz” diye konuştu.

Ayvalık için büyük anlamı olan mübadelenin etkilerinin yıllar sonra bile devam ettiğini Türkiye’de başka bir bölgede yaşayan kendi ailesi üzerinden anlattığı belgeseli ‘Rodakis’i Ararken’ gösterimi sonrası yönetmen Kerem Soyyılmaz da izleyiciyle buluştu.

“Tarihsel bir hikâyeye sahip olmamız önemli”

Kerem Soyyılmaz, belgeselinde 100 yıl önce olan büyük bir acıdan bahsettiğini belirterek, “İlk başta merak ile başlayan bir serüvendi ama orada daha fazla zaman geçirdikçe hem eve hem de kendimize yeni bir gözle bakmaya başladık. Sonra bunu hissetmeye, düşünmeye başladım. Burası İstanbul'un kuzeybatısında bir köy. Trakya'nın dinamikleri biraz daha farklıydı mübadele sürecine baktığımızda. Daha karmaşık, zaman içinde bir sürü farklı göçlerin olduğu, yol üstü bir yer. Bence tarihsel bir hikâyeye sahip olmamız önemli, daha iyi bir gelecek yaratmamıza faydalı olur diye düşünüyorum” dedi.

Festival programında yer alan kısa filmlerden Eksi Bir, Her Gün Biraz Daha Kolay, Oyunbozan, Kontrpiye, En Uzun Gece ve Gukla’nın gösterimleri da Ayvalık izleyicisinin yoğun ilgisiyle geçti.

İstanbul’un metrosu müzisyenlerini seçecek İstanbul’un metrosu müzisyenlerini seçecek

Film gösterimleri arasında MUBI ev sahipliğinde Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nde Ayna Cunda’nın lezzetli ikramları ile gerçekleşen kokteylde festivalin konukları bir araya geldi. Festivalde izleyiciyle buluşan diğer filmler ise Gidecek Yer Yok / No Other Land, Cevher / The Substance, Aydınlık Hayallerimiz / All We Imagine as Light, Tereddüt Çizgisi, Bu Ben Değilim / It’s Not Me, İkinci Perde / The Second Act ve Mükemmel Günler / Perfect Days oldu.