Gündem

Aygün Attar'dan sert açıklama: Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinden rahatsız olanlar var

Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinden rahatsız olanlar var" dedi.

Abone Ol

Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, son dönemlerde Azerbaycan aleyhine ortaya atılan iddialara yanıt verdi. Attar, "Türkiye-Azerbaycan Kardeşliğinden Rahatsız Olanlar Var" dedi.

İşte Aygün Attar'ın açıklaması:

Dünyanın zor dönemden geçtiği şu günlerde üzerinde oyunlar oynanan bir coğrafyada yaşayan bizlerin  her zamankinden daha fazla sorumluluk almamız, ağzımızdan çıkan kelimelere dikkatli kullanmamız  gerekiyor.

Ama ne yazık ki üzerinde konuşulan konuyu derinlemesine tahlil etme yeteneğinden yoksun televizyon yorumcularımızdan tutunuz da popülizm adına sorumsuz açıklamalar yapan “her konu stratejistleri” ve sosyal medyadaki klavye kahramanları sayesinde bir çuval inciri berbat etme konusunda üstümüze yok .

Konuya Türkiye Azerbaycan ilişkileri özelinden bakacağım;

Türkistan’ın milli mücahitlerinden Mustafa Çokay’ın dediği gibi “Her Türk’ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye’dir.”

Türkiye’yi ikinci vatan gören dış Türkler içerisinde Azerbaycan hem devlet hem millet olarak başı çekmektedir .

Bunu geçmişten günümüze süregelen kardeşlik tarihimize;

Çanakkale'de Anadolu'nun istikbali için savaşan, Balkanlar'da Evlad-ı Fatihan'ın zor gününde gönüllü askeri birlik yaratan Azerbaycanlılara, Bakü'yü işgalden azat etmek için canından geçen, gardaşın toprağında 1300 Mehmetçiği ebedi misafir bırakmış Nuri Paşaların, Halil Paşaların destanlaştırdığı Kafkas İslam Ordusuna borçluyuz.

Bunu, Milli Mücadelenin başarısı için  evlilik yüzüklerini satarak Anadolu'ya kömek (yardım) gönderen Bakü'ye,
kardeş kardeşe  yardımı borç  ( geriye ödenme şartıyla ) yapmaz diyen dönemin Azerbaycan hükümet  başkanı Nerimanov'a borçluyuz .

Bolşevikler tarafından 10 ayda binlerce soydaşımızın idamına karar verilip  zulüm ve işkence yapıldığına dair Azerbaycan raporu  okunduğunda Millet Meclisteki vekillerin sesli sesli Bakü için ağladığı Ankara'ya; “Azerbaycan'ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir." diyen Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz.

Türkiye, Azerbaycan Türklerinin gözbebeği ve tüm esir Türklerin iftihar ettiği, Sovyetlerin istibdat döneminde  ve sonrasında varlığından daima güç aldığı Ana Yurt oldu. Bu tutum  şükürler olsun ki günümüzde de devam etmekte…

Azerbaycan, Türkiye Türklerinin önüne Can kelimesini koyarak  ismini telaffuz ettiği yurttu .

Ayrı düştüğümüz yıllarda Anadolu yüzünü Kafkaslardan esen yellere tutarak diyordu ki "Ben Yakub gibiyem uzun zamandır/ Sende Yusufumun hasreti vardır"… 

Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla birlikte Türkiye Azerbaycan ilişkilerindeki tarihi kardeşliğe dönemin realitesine cevap veren stratejik ortaklıklar da eklendi .

İlham Aliyev ve Recep Tayyip Erdoğan Azerbaycan - Türkiye ilişkilerinin altın dönemine mühür vuran devlet başkanları olarak tarihe geçtiler. İki liderin başkanlığında ülkeler arasında yalnız bölgenin değil, dünyanın siyasi ve ekonomik dengesini etkileyecek önemli anlaşmalara imzalar atıldı. 

Şuşa Beyannamesi ile Bir Millet İki Devlet felsefesi stratejik ortaklığa dönüştü. 44.günlük Karabağ Savaşında Türkiye ‘nin manevi ve siyasi desteği Azerbaycan ‘ı zafere taşıyan sürece silinmez harflerle yazıldı.

Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev, her fırsatta ve ortamda ikinci Karabağ Savaşında Türkiye’nin  devlet ve millet olarak desteği üzerinde durdu , ülkesi devleti ve şahsı adından defalarca Türkiye’ye , bizzat Erdoğan ‘a teşekkürünü bildirdi .

Yabancı Basın mensuplarının bulunduğu bir toplantıda “ komşularımız başta olmakla bölge devletleri ve batı dünyası ile dengeli, milli menfaatlerlerimize hizmet eden bir siyaset uyguluyoruz, şu doğrultuda şüphesiz ki diğer devlet başkanlarıyla temaslarımız oluyor ama ülkemin karşılaşacağı her hanki bir ciddi konuda ilk arayacağım kişi şüphesiz 
Erdoğan olur” açıklamasını yapmıştır.

Aliyev, o açıklamasında şunları da dile getirmiştir: ”Erdoğan, savaşın ilk gününden son gününe kadar Azerbaycan ‘ın yanında oldu.

Onun Azerbaycan ‘a verdiği siyasi ve manevi destek bir çoklarına mesaj oldu .

Bu, sadece Azerbaycan halkına dayanışma mesajı değil aynı zamanda savaşa müdahale etmek isteyenlere “ karışmayın”mesajıydı .

Azerbaycan halkı bunu hiçbir zaman unutmayacaktır “.

Evet, Azerbaycan Karabağ Savaşında iken Türkiye devlet ve millet olarak olağanüstü bir destek sergiledi .
Türkiye’nin manevi  siyasi ve sosyal  dayanışması  Azerbaycan ‘ı zafere taşıyan ön cephede savaşan Azerbaycan Ordusunun askerleri için de büyük bir mana taşımaktaydı ve Azerbaycan askerinin kanıyla canıyla savaşarak kazandığı işgal altındaki toprakların zaferini  her iki ülkenin bayrağıyla kutlama sebebi de Türkiye ‘ye duyulan şükranın ifadesiydi .
Azerbaycan, 44 günlük Karabağ Savaşında üç bin şehit verdi , akabinde Hankendi antirerrör harekatında 204 şüheda genç yaşta vatan toprakları için hayata veda etti. Bunların tümü Azerbaycan Ordusunun şanlı askerlerinden müteşekkil olan şehitlerimizdir .

Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da Karabağ Savaşıyla ilgili tüm konuşmalarında Azerbaycan ‘ın 44.günlük Karabağ Savaşını  kahraman Azerbaycan askeri ve süreci başarıyla yöneten İlham Aliyev’in zaferle sonlandırmasından Türkiye olarak duyduğumuz mutluluğu dile getirmiştir.

Erdoğan ”Malum  Amerika, Rusya, Fransa, Minsk Üçlüsü denilen bu ülkeler, yıllarca Azerbaycan’ın bu ( topraklarını geriye alma)hakkını tanımadılar. Sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti ve işi bitirdi.” diyerek süreci en güzel şekilde özetlenmiştir .

Azerbaycan ve Türkiye devlet başkanları her zaman olduğu gibi ikili ilişkileri gayet saygı ve karşılıklı sevgiyle iki ülke arasındaki bir millet iki devlet prensibi esasında sürdürmeye devam ediyorlar.

Tüm resmi açıklamalar icraatlar bu yönde .

Ama ve lakin son zamanlarda sinsice varlık gösteren bir el ortalığı birbirine karıştırmak için aktif olarak faaliyet göstermektedir.

Önce, 18.3 milyar dolar yatırımla Türk ekonomisine en yüksek katkıyı sunan SOCAR Türkiye ‘ya yönelik linç başladı  ve sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ın bir konuşmasında zikr etmiş olduğu Karabağ’a yönelik ifadeden (ki tamamen farklı bir manada söylenmiş olmasına rağmen) hareketle Azerbaycan‘a karşı ciddi bir  iftira kampanyası  başlatıldı. Hatta bazı internet haber siteleri ve Strateji Araştırma Merkezleri hadlerini aşarak Azerbaycan devletinin güya Erdoğan‘ın açıklamalarını eleştirdiğine dair yalan haberler servis ettiler. Oysa, daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi bir muhabir tarafından Azerbaycan Savunma bakanlığına yöneltilen 

“Karabağ Savaşında Azerbaycan Silahlı kuvvetleri mensupları dışında diğer ülkelerden askerler yer almış mıdır?“ sorusuna Karabağ Savaşı ve antirerror operasyonunda sadece Azerbaycan Silahlı kuvvetlerine dair personelin görev aldığı cevabı verilmiştir.

Aynı soru Türkiye’deki ilgili kurumlara da sorulacak olsaydı da aynı cevap verilirdi .

Hakikatın özü olan şu açıklama nasıl Erdoğan aleyhine eleştiriye dönüştürdü ve Türkiye’ye gizli bir el tarafından servis edildi, onu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Art niyetli bir grup, külliyen iftira ve yalan üzerine kurgulanan suni Türkiye Azerbaycan “ gerginliğini”
daha da ileriye götürdüler ve İran’da boy gösteren suikastla Azerbaycan ‘ı ilişkilendirip güya saldırıda Azerbaycan hava sahasının kullanıldığını iddia ettiler.

Tüm bu yaşananları ciddiye almayıp deli saçması diye biliriz, fakat unutmamak gerekiyor ki sinek de  bir şey değil ama mide bulandırır.

Ayrıca, Türkiye ile Azerbaycan  öz doğma olması  nedeniyle özellikle halk nezdinde “gönül umduğu yere küser” modundadır.

Zaten bundan dolayı her iki tarafta hassasiyetleri gözetmek zorundadır.

Burada ucuz popülizm namına ileri geri konuşanlar unutmamalı ki Karabağ Savaşında şehit olan Azerbaycan askerlerinin yaş ortalaması 20-26 yaş arasındaydı, çoğunluğu evlenmeden hayatının baharında toprak uğrunda toprak olan şühedaların ve onların acılı ailelerinin ruhunu rencide etmeye, onları yok saymaya  kimsenin hakkı yoktur.

Tıpkı kalbi Türkiye aşkıyla dolu Azerbaycan halkına ve onun muzaffer Ali baş komutanına kah Gazze kah Karabağ kah mezhep üzerinden iftira kampanyası yapmaya kimsenin hakkının  ve haddinin olmadığı gibi .

Bir millet iki devlet felsefesi, iki devletin gücünü maksimum düzeyde birleştirerek aynı milletin güçlenmesi için  seferber olmak   demektir , Türk düşmanlığı yapan bukalemunların ortalıkta cirit atmasına müsaade etmek değildir.

Türkiye ‘ye yönelik dışardan ve içeriden yürütülen kirli operasyonlarda daima Azerbaycan ‘ı da hedef alan güçlerin uzantılarıdır şimdi Türkiye ile Azerbaycan ‘ın arasında nifak çıkarmaya çalışanlar.

Hadsizlere hadlerini bildirmek için ve zor koşullardan geçtiğimiz dünyada olaylar karşısında daha da güçlü dura bilmemiz için hem Türkiye hem Azerbaycan tarafından önce içimizdeki çürükleri temizlememiz ve iki ülke kardeşliğine zarar vermek isteyenlere inat  daha sıkı sıkı bir birimize sarılmamız gerekiyor.

Türkiye ile Azerbaycan arasında devletlerarası  ilişkilerde eşi örmeği olmayan,  kavramların tarif etmekte zorlandığı güzellikte bir münasebet var.

Münasebetsizlerin tüm Türk Dünyasına örmek teşkil eden şu kardeşlik münasebetine  zarar vermesine müsaade etmeyelim .

Çünkü Biz Birlikte Güçlüyüz .

Prof.Dr.Aygün Attar 

Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi

Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı başkanı