Kadına şiddet ve aile içi şiddet git gide artmaya devam ediyor. Yaşanan vakalarda göze çarpan detay ise mağdurların maddi durumu, eğitim durumu ya da sosyal statüsü gibi durumların şiddeti önlemediği yönünde. Sadece eylül ayında Türkiye’de 34 kadın cinayeti işlenirken, son 24 saatte yaşananların etkileri de halen canlı kalıyor. Kadın cinayetlerinin temelinde yatan kadına şiddet, ekonominin de etkisi altında kalıyor.
OECD ülkeleri içinde 2023 yılında, 15-49 yaş aralığında Türkiye, yüzde 32 oranında kadına şiddetle ilk sırada yer aldı.
BAE'DEN AİLE İÇİ ŞİDDET YASASI
BAE Hükumeti geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren 'aile içi şiddet' yasası ile konuyu ciddi şekilde ele almış durumda. Yeni yürürlüğe giren yasa ile birlikte mağdurların daha ciddiyetli korunması ve faillerin ise daha ağır maddi veya hapis cezalarıyla cazalandırmalarının yanısıra rehabilitasyon görmeleride zorunlu hale getirildi. Yasa sadece aile içi şiddet mağduru bireylerin korunması kapsamında değil toplumun da bu şiddet olaylarına göz yummasını engellemek amacıyla düzenlemelerde içeriyor. Yapılan düzenlemelerde aile içi şiddete şahit olup bu durumu bildirmeyenler için de para cezaları verilecek.
Fail için uzaklaştırma kararlarının yanı sıra uzaklaştırma kararı süresince maddi olarak destek sağlamak zorunda olacak ve koruma kurallarını ihlal ederse cezası arttırılacak. BAE'de faliyet gösteren avukatlar konu ile ilgili "Yeni yasa, ülkenin aile içi şiddet ve aile koruma konusundaki ciddiyetinin artığını yansıtıyor. Bu, mağdurlar için hukuki korumaları güçlendirmek; ve hem önleme hem de müdahale için daha sağlam bir çerçeve oluşturulması adına önemli bir adım." dedi.
TÜRKİYE'DE NE YAPILMALI
Aile içi şiddet ve kadına şiddet vakaları gün geçtikçe artarken nasıl önüne geçilebilir sorusu gündem oldu. BAE'de yürürlüğe giren yasa sadece Türkiye değil dünyanın dört bir yanında aynı durumun yaşandığını ve ülkelerin konunun üzerine eğildiğini gösteriyor. Türkiye'de de kadına yönelik şiddetin, aile içi şiddetin cezaları var ancak caydırıcılığı tartışma konusu.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET VE AİLE İÇİ ŞİDDETİN KARŞISINDA DAHA DİK DURMALIYIZ"
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe dair CHP 27. Dönem Milletvekili Gürsel Tekin "Bugün 25 Kasım, ülkemizin de kanayan bir yarası olan kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin simgeleştiği gündeyiz. Ne acı ki, aile içi şiddet günden güne artıyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, eğitimde fırsat eşitsizlikleri ve eğitimin yetersizlikleri gibi bir çok konu bu sorunun büyümesinde etkili. Ancak araştırmalar bizlere gösteriyor ki aile içi şiddetin ve kadına yönelik şiddetin tek etkeni maddi durum ya da eğitim düzeyi değil. Bu durumun önüne geçmek için dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan ilerici yasalar mevcut. Ve hatta orta doğu coğrafyasında yer alan BAE'de dahi çıkartılan yeni yasalar önemlerin daha ciddi şekilde ele alınması örneği gibi ülkemizde de mevcut yasaların gözden geçirilip ağırlaştırılması ve konunun yargı ve bürokrasi eliyle de daha disiplinli yürütülmesini sağlamak gerekiyor. Kadınlarımız ve çocuklarımız, bizlerin geleceği onları korumak asli görevimizdir. Çözüm yöntemlerinden biri olarak kadına veya eşe karşı şiddete dair yapılan ilk şikayet sırasında, deliller şikayetin haklılığını doğruladığı anda suçun failine yüksek meblağda para cezası uygulanmalı, bu ceza ödemediği taktirde tazyik hapsine tabi tutulmalıdır. İktidar ve TBMM, bu gibi koruyucu yasalarla, cezaları daha caydırıcı hale getirerek kadınları, çocukları ve yardıma ihtiyacı olanları korurken, bizim üzerine düşen görev ise kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin karşısında daha dik durmaktır. Kadınların eşitlik, özgürlük ve onur içinde yaşama haklarını savunmak için verdikleri mücadelerinde her zaman yanlarında olacağız” dedi.
Konuya ilişkin olarak Avukat Yiğit Acar ise “25 Kasım her türlü şiddetin ve ayrımcılığın son bulması, kadınların güvencede, güvenli ve saygı dolu bir dünyada yaşaması için sesimizi yükseltmemiz gerek önemli bir tarihtir. Her alanda eşitlikçi adımlar atmaya devam etmeliyiz. Özellikle yargı alanında artık kadını yok sayan, ikincil gören anlayış son bulmalıdır. Kadınlar eşittir. Örneğin son aylarda BAE’de yürürlüğe yeni yasaya baktığımızda, bazı açılardan ne yazık ki ülkemizdeki uygulamadan ve mevzuattan daha ayrıntılı düzenlemeler olduğunu görüyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin kurucusu ve taraf devleti iken bir gecede çekilmemiz hem yargı hem de bürokrasi açısından kadın haklarının korunması, aile içi şiddete karşı mücadele edilmesi gibi temel sorumlu alanlarında hatalı tutumların artmasına sebep oldu. Her kadının yaşam hakkı, güvenliği ve mutluluğunu koruyacak önlemlerin hükümet tarafından alınmasını talep ediyoruz” dedi.