Turizm kenti Antalya, aynı zamanda örtü altı üretimin de merkezi. Kentte naylon ve cam seralarda yılın her mevsiminde sebze ve meyve üretimi yapılıyor. Gazipaşa ilçesi muz ve tropikal meyve üretimi, Manavgat ilçesi de muz yetiştiriciliğinde adından söz ettirir hale geldi. Ancak son yıllarda artan girdi maliyetleri nedeniyle üreticiler tarım için kullandıkları arazilerini elden çıkarmaya başladı. Türkiye'de son 30 yılda tarım arazilerinde büyük oranda daralma oldu.
Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Erkan, betonlaşmanın Antalya'nın turizm kenti olması nedeniyle biraz daha fazla olduğunu söyledi. Tarım alanlarındaki azalmaya dikkati çeken Prof. Dr. Erkan, “Antalya'daki tarım alanlarında yüzde 15'in üzerinde bir azalma söz konusu. Üretim anlamında bakıldığında Avrupa'nın en büyük tarım üreticisi konumundayız. Bu anlamda bir sorunumuz yok. Meyvede 5, sebzede 4'üncü ülkeyiz Avrupa'da. Son 30 yılda tarım alanlarında Türkiye genelinde yüzde 13, Antalya'da ise yüzde 15'lik azalma var. Turizm sektörünün canlı olması, tarımsal alanlardaki azalmayı daha da artırmış durumda" diye konuştu.
'TARIM ALANLARI AZALIYOR, ÜRETİM ARTIYOR'
Tarım alanları azalmasına rağmen üretimde sorun yaşanmadığını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Erkan, “En sevindiğimiz nokta da bu. Bu kadar olumsuzluğa rağmen tarımda çok ciddi üretim artışı var. Islah ile çok üstün verimli ürünler elde ediliyor. Son 30 yılda buğday üretiminde 4 katlık verim artışı, bazı meyve türlerinde 2, sebzede 3 katı olabiliyor. Genel olarak bakıldığında 30 yılda yüzde 50 oranında tüm ürün kollarında verim artışından söz edebiliriz" dedi.
ÜRETİMDEN VAZGEÇEN ÇİFTÇİ KOLAY KAZANCIN PEŞİNDE
Kentin merkez ilçelerinden Aksu'da domates ve sebze üretimi yapan çiftçilerin birçoğu, üretimden vazgeçerek tarım alanlarını farklı şekilde değerlendiriyor. Girdi maliyetlerinin hasat zamanı kazandıkları paraya eş değer duruma geldiğinden dert yanan üretici, çözümü ise sera ve tarlalarını depoya çevirmekte buldu. Bazıları depo inşa edip kiraya vererek geçinmeyi planlarken ev ya da iş yeri yapımı konusunda sorun olmayan tapulu araziler ise daire ve dükkan karşılığında müteahhitlere veriliyor. Yaşı genç olan kesim ise turizm tesislerinde aylık ücretle çalışmayı tercih ediyor.
Aksu'da uzun yıllardır üreticilik yapan Gökhan Kurul, “Çiftçiliği artık bıraktık. Yapamıyoruz. Zorluğundan, girdi maliyetlerinden dolayı bıraktık. Seranın her şeyi maliyet. İlacı, gübresi ve bakımı maliyetli. Özel sektörde iş buldum ve çalışıyorum" dedi.
Kurul, seranın kurulduğu tarlanın artık atıl durumda olduğunu, mesafenin uzaklığı nedeniyle de gidemediklerini söyledi. Kurul, “Boş bekliyor o alan. Müteahhit ya da benzer şekilde bir teklif gelse vermek isteriz. Uzun vadede karı zararı ne olur hesaplamadık" diye konuştu.
Bir başka çiftçi Erhan Bahar, 10 yıl öncesine kadar 20 dönüm serada üretim yaptıklarını anlattı. Girdi maliyetlerinin artması ve gençler artık üretim yapmaktan vazgeçtiği için çiftçiliği bıraktıklarını belirten Bahar, “Bizim kendimizi bir şekilde geçindirmemiz lazım. Müteahhit ve depo gibi çözümler bulduk. Kalan yerleri de ailemiz kendileri işletmeye çalışıyor. İşi garantiye almak zorunda kaldık. Kira geliri olsun yeter" dedik.
TARIM ARAZİSİNİN YARIDAN FAZLASINDA TARLA BİTKİSİ VAR
Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün paylaştığı verilere göre, 20 bin 177 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip kent, 10,8 milyar liralık gelirle bitkisel üretimde Türkiye'de ilk sırada yer alıyor. Arazi alanı açısından Türkiye'deki arazi varlığının yüzde 2,78'ini elinde bulunduran Antalya'nın tarım alanı 360 bin 245 hektar. 180 bin 587 hektarlık alanda tarla bitkileri üretilirken, genel tarım alanlarına göre oranın yüzde 50'nin üstünde olduğu kaydedildi. (DHA)